çıkmış

listen to the pronunciation of çıkmış
Türkçe - İngilizce
off

You are way off the track. - Sen yoldan çıkmışsın.

Tom must've had time off last week. - Tom geçen hafta izne çıkmış olmalı.

out

You are, so to speak, a fish out of water. - Tabiri caizse, sudan çıkmış balık gibisin.

Tom felt like a fish out of water. - Tom sudan çıkmış balık gibi hissetti.

up
ensued
resulted from
exited
çıkmış olmak
be out
canı çıkmış
exhausted
yeni çıkmış şey
novelty
çık
drop out of
elinden çıkmış
off one's hands
çık
(Bilgisayar) break

I left home without having breakfast yesterday. - Ben dün kahvaltı etmeden evden çıktım.

Tom sprang out of bed, threw on some clothes, ate breakfast and was out of the door within ten minutes. - Tom, yataktan dışarı fırladı, bazı giysiler giyiverdi, kahvaltı yaptı ve on dakika içinde kapıdan çıktı.

çık
(Bilgisayar) escape

Her name often escapes me. - Onun adı sık sık hatırımdan çıkıyor.

They wanted to escape on vacation. - Tatile çıkmak istediler.

adı çıkmış yer veya kimse
byword
çık
{f} exit

Everybody in the building headed for the exits at the same time. - Binadaki herkes aynı anda çıkışa yöneldi.

The exit flowrate is proportional to the pressure difference around the exit valve. - Çıkıştaki akış hızı, çıkış kapakçığının etrafındaki basınç farkıyla orantılıdır.

çık
got out

The argument quickly got out of control. - Tartışma hızla kontrolden çıktı.

When I got out of prison, Tom helped me get back on my feet. - Hapishaneden çıktığımda, Tom tekrar ayaklarımın üstünde durmama yardımcı oldu.

çık
{f} exited

Tom exited the tunnel at 80 miles an hour. - Tom saatte 80 mil hızla tünelden çıktı.

Sami exited the underground parking lot. - Sami yeraltı otoparkından çıktı.

çık
went forth
çık
go out

I can't go out because I have a lot of homework. - Dışarıya çıkamam çünkü çok ödevim var.

I wish you would shut the door when you go out. - Keşke dışarı çıktığın zaman kapıyı kapatsan.

çık
move up
çık
emerge

Russia had emerged as a second superpower. - Rusya ikinci bir süper güç olarak ortaya çıkmıştı.

Emergency exits must be kept free of blockages for public safety. - Acil çıkış yolları, kamu güvenliği için tıkanıklıklardan uzak tutulmalıdır.

çık
gone forth
çık
took off for
çık
go forth
çık
emanate
çık
take off for
çık
taken off for
çık
get out

I couldn't get out of my garage because there was a car in the way. - Yolda bir araba olduğu için garajımdan çıkamadım.

By the time you get out of prison, she'll have been married. - Sen hapishaneden çıkıncaya kadar o evlenmiş olacak.

sütten çıkmış ak kaşık
as pure as the driven snowentirely pure
adı çıkmış
disreputable
adı çıkmış
notorious, disreputable
adı çıkmış
of ill fame
adı çıkmış
infamous
adı çıkmış
of ill repute
adı çıkmış
discredited
adı çıkmış
arrant
adı çıkmış ev
house of ill fame
adı çıkmış kimse
notoriety
adı çıkmış olmak
have a bad name
aklından çıkmış
out of one's mind
akıldan çıkmış
out of one's mind
ayaz Paşa kol geziyor/kola çıkmış/çıktı
(Konuşma Dili) It is freezing weather
azizlik mertebesine çıkmış
sainted
açığa çıkmış
out
baştan çıkmış
depraved
baştan çıkmış
astray
boşa çıkmış
aborted
canı çıkmış
tired to death
canı çıkmış
zonked
canı çıkmış
whacked
canı çıkmış
at one's last gasp
cepten çıkmış masraflar
out of pocket expenses
ceviz kabuğundan çıkmış, kabuğunu beğenmemiş
(Konuşma Dili) He is ashamed of his origins
denizden çıkmış balığa dönmek
to feel like a fish out of water
devreden çıkmış
disengaged
elden çıkmış
out of hand
geziye çıkmış kimse
excursionist
hurdası çıkmış worn-out
(thing)
kefaletle çıkmış
on bail
kemikleri çıkmış
bony
kestane kabuğundan çıkmış da kabuğunu beğenmemiş
(Konuşma Dili) He is ashamed of his background
keşfe çıkmış
on the scout
kontrolden çıkmış
runaway
kontrolden çıkmış araba
runaway car
koz kabuğundan çıkmış da kabuğunu beğenmemiş
(Konuşma Dili) He is ashamed of his background
kınından çıkmış
unsheathed
kıtlıktan çıkmış gibi yemek
to devour one's food ravenously, eat as if it were one's last meal
leşi çıkmış
dog-tired, dead beat
memleket dışına çıkmış
expatriated
padavrası çıkmış
so thin that his ribs stick out, so thin that you can count his ribs
raydan çıkmış
off the track
sanırım bazı fotoğraflar karanlık çıkmış
I think some of these photos are underexposed
sudan çıkmış balık gibi
like a dying duck
sudan çıkmış balığa dönmek
to be like a fish out of water
sudan çıkmış balığa dönmek
to be in a daze, not to know what to do or which way to turn
suçlu çıkmış
incriminated
tek elden çıkmış
one handed
temize çıkmış
in the clear
terzi elinden çıkmış
tailormade
tüyleri yeni çıkmış kuş
fledgeling
tüyleri yeni çıkmış kuş
fledgling
tüyleri çıkmış
in full feather
usta elinden çıkmış
workmanly
yangından çıkmış gibi completely destitute
(someone) who has nothing but the shirt on his back
yeni çıkmış
newfangled
yerinden çıkmış
out of position
yerinden çıkmış (eklem vb)
dislocated
yeryüzüne çıkmış kaya
outcrop
yeryüzüne çıkmış kaya katmanı
outbreak
yola çıkmış
destined for
yola çıkmış
bound
yoldan çıkmış
off base
yoldan çıkmış
oblique
yoldan çıkmış
reprobate
yumurtadan daha dün çıkmış
young and smart-alecky
zıvanadan çıkmış
frantic
zıvanadan çıkmış
out of joint
çileden çıkmış
enraged
çık
quit

Tom couldn't quite make out what the sign said. - Tom işaretin ne anlama geldiğini tam olarak çıkaramadı.

Sometimes, many problems and a lot of stress can lead you to quit your job. You must learn how to handle it quickly. - Bazen çok sayıda sorun ve stres, işi bırakmanıza yol açabilir. Çabucak onunla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeniz gerekir.

çık
exeunt
Türkçe - Türkçe
çıkma
çıkmış