çıkarma teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- extraction
Today we heard a story about biogas extraction.
- Bugün biyogaz çıkarma hakkında bir hikaye duyduk.
- subtraction
The addition is correct, but there is an error in your subtraction.
- Toplama doğru ama çıkarmanda bir hata var.
I like addition but not subtraction.
- Toplamayı severim ama çıkarmayı değil.
- removal
- deduction, subtraction
- omission
- exclusion
- (Askeriye) landing (of troops on a beach)
- cancellation
- rejection
- belch
- issuance
- issue
Saudi Arabia does not issue tourist visas.
- Suudi Arabistan turist vizeleri çıkarmamaktadır.
A common way to finance a budget deficit is to issue bonds.
- Bir bütçe açığını finanse etmek için ortak bir yöntem tahviller çıkarmaktır.
- cancel
- dismantlement
- extrusion
- ejectment
- elimination
- ejection
- emission
- (Matematik) subtraction
- deduction
- (Hukuk) expulsion
- removal, removing; extrication; extraction
- taking out; removal; subtraction" " tarh; landing
- haulage
- (Tekstil) Remove
It's going to be difficult to remove this stain.
- Bu lekeyi çıkarmak zor olacak.
Doctors were afraid to remove the bullet.
- Doktorlar, kurşunu çıkarmaya korkuyorlardı.
- (Askeri) invasion
- taking out
- mount
- vent
- removing
He jumped into water without removing his clothes.
- O giysilerini çıkarmadan suya atladı.
- desorption
- educt
- slag discharge
- description
- deletion
Additions and deletions are not shown immediately.
- Ekleme ve çıkarmalar hemen gösterilmiyor.
- dismissal
The manager threatened him with dismissal.
- Müdür onu işten çıkarma ile tehdit etti.
- {i} subtracting
- eduction
- disqualification
- {i} omitting
- extrication
- issuing
- eviction
- discharge
- {i} extracting
- detachment
- elision
- discard
- extrude
- takeoff
- writeoff
- dislodgement
- detect
- exposure
- debark
- detach
- çıkarmak
- take out
Is that to eat here or take out?
- Burada yemek için mi yoksa çıkarmak için mi?
It's Tom's turn to take out the garbage.
- Çöpü çıkarmak için Tom'un sırası.
- günah çıkarma
- confession
Sami made a true confession.
- Sami gerçek bir günah çıkarma yaptı.
- çıkarmak
- {f} bare
- çıkarmak
- {f} eject
- çıkarmak
- {f} deduct
- çıkarmak
- {f} subtract
- çıkarmak
- remove
It's going to be difficult to remove this stain.
- Bu lekeyi çıkarmak zor olacak.
The coffee stain was difficult to remove.
- Kahve lekesini çıkarmak zordu.
- çıkarma yapmak
- subtract
- çıkarma (organ)
- (Tıp) removal
- çıkarma aracı
- landing craft
- çıkarma aracı kontrol gemisi
- (Askeri) landing craft control ship
- çıkarma aracı personeli (geniş)
- (Askeri) landing craft personnel (large)
- çıkarma bölgesi, inme bölgesi
- (Askeri) landing zone
- çıkarma destek taburu; alçak kenar bant
- (Askeri) landing support battalion; lower sideband
- çıkarma emniyet subayı; çıkarma muhabere subayı
- (Askeri) landing safety officer; landing signal officer
- çıkarma gemisi
- landing ship
- çıkarma gemisi
- mil . landing ship
- çıkarma gemisi,tank; lazer nokta tarayıcı; tank çıkarma gemisi
- (Askeri) landing ship,tank; laser spot tracker; tank landing ship
- çıkarma halatı
- haulage rope
- çıkarma harekâtı
- mil . landing operation
- çıkarma ile ilgili
- extractive
- çıkarma kafesi
- drawing cage
- çıkarma kuvveti
- mil . landing force
- çıkarma kuvveti destek grubu
- (Askeri) landing force support party
- çıkarma kuvveti harekat yedek malzemesi
- (Askeri) landing force operational reserve material
- çıkarma kuyusu
- extraction shaft
- çıkarma makinesi
- winding engine
- çıkarma metalbilimi
- extractive metallurgy
- çıkarma sinyali-er; lojistik destek unsuru
- (Askeri) landing signal enlisted; logistic support element
- çıkarma türbini
- extraction turbine
- anlam çıkarma
- (Ticaret) interpretation
- çıkarmak
- exclude
- çıkarmak
- {f} extract
- çıkarmak
- {f} emit
- çıkarmak
- {f} reject
- açığa çıkarma
- exposure
- çıkarmak
- put up
- açığa çıkarma
- revelation
- işten çıkarma
- severance
How much severance pay will we have to pay Tom?
- Tom'a ne kadar işten çıkarma tazminatı ödemek zorunda kalacağız?
- kesip çıkarma
- excision
- çıkarmak
- {f} wipe out
- çıkarmak
- withdraw
- çıkarmak
- {f} drop
- devreden çıkarma
- (Çevre) decommission
- sonuç çıkarma
- inference
- toplu işten çıkarma
- lockout
- çık
- drop out of
- çıkarmak
- divest
- çıkarmak
- expel
- çıkarmak
- {f} spit
- çıkarmak
- {f} excrete
- çıkarmak
- pull out
- çıkarmak
- {f} take
Whose turn is it to take out the garbage?
- Çöpü çıkarmak için kimin sırası?
You must take off your hats in the presence of ladies.
- Hanımefendilerin huzurunda şapkalarınızı çıkarmak zorundasınız.
- çıkarmak
- {f} out
Poverty does more to bring out the worst in people and conceal the best than anything else in the world.
- Yoksulluk insanlardaki en kötüyü ortaya çıkarmak ve en iyiyi gizlemek için dünyadaki başka her şeyden daha fazlasını yapar.
Tom opened the boot to take out the spare wheel.
- Tom yedek lastiği çıkarmak için bagajı açtı.
- anlam çıkarma
- inferring
- devreden çıkarma
- cut-out
- elden çıkarma
- disposing
- elden çıkarma
- (Ticaret) divestiture
- elden çıkarma
- disposing of
- elden çıkarma bedeli
- (Ticaret) disposal consideration
- elden çıkarma kazancı
- (Ticaret) gain on disposal
- kabuk çıkarma
- (Gıda) dehulling
- leke çıkarma
- removal of stains
- sonuç çıkarma
- inferring
- sonuç çıkarma
- (Askeri) elicitation
- yangın çıkarma manyağı
- pyromaniac
- yerinden çıkarma
- displace
- yerinden çıkarma
- dislocation
- çık
- (Bilgisayar) break
Tom sprang out of bed, threw on some clothes, ate breakfast and was out of the door within ten minutes.
- Tom, yataktan dışarı fırladı, bazı giysiler giyiverdi, kahvaltı yaptı ve on dakika içinde kapıdan çıktı.
What would you do if war were to break out?
- Savaş çıksa ne yaparsın?
- çık
- (Bilgisayar) escape
Her name often escapes me.
- Onun adı sık sık hatırımdan çıkıyor.
They wanted to escape on vacation.
- Tatile çıkmak istediler.
- çıkarma işlemi
- (Matematik) substruction
- çıkarmak
- winnow out
- çıkarmak
- place
You've got to get me out of this place.
- Beni bu yerden çıkarmak zorundasın.
- çıkarmak
- (Dilbilim) chuck up
- çıkarmak
- discover
- çıkarmak
- expulse
- çıkarmak
- leave out
- çıkarmak
- put
I don't want to put you to any trouble.
- Sana bir zahmet çıkarmak istemiyorum.
I don't want to put you out.
- Seni çıkarmak istemiyorum.
- çıkarmak
- find
- çıkarmak
- unhinge
- çıkarmak
- (Bilgisayar) unmount
- çıkarmak
- get
We have to get Tom out of here.
- Tom'u buradan çıkarmak zorundayız.
We've got to get Tom out of here.
- Tom'u buradan çıkarmak zorundayız.
- çıkarmak
- dress out
- çıkarmak
- strike out
- çıkarmak
- get out
- çıkarmak
- get off
- çıkarmak
- discard
- çıkarmak
- (Kanun) enact
- çıkarmak
- off
You must take off your hats in the presence of ladies.
- Hanımefendilerin huzurunda şapkalarınızı çıkarmak zorundasınız.
I want to get my mind off work.
- Ben aklımı işten çıkarmak istiyorum.
- çıkarmak
- take something off
- çıkarmak
- concoct
- çıkarmak
- slip
- çıkarmak
- skin
- çıkarmak
- put forth
- çıkarmak
- (Ticaret) float
- çıkarmak
- banish
- çıkarmak
- drive out
- çıkarmak
- (Denizbilim) bail
- çıkarmak
- dismiss
- çıkarmak
- originate
- çıkarmak
- turn out
- çıkarmak
- cause
He doesn't want to cause trouble.
- O sorun çıkarmak istemiyor.
They accused him of being in the classroom in order to cause trouble.
- Onlar onu mesele çıkarmak için sınıfta olmakla suçladılar.
- özellik çıkarma
- feature extraction
- civciv çıkarma
- hatch
One of these eggs hasn't hatched yet.
- Bu yumurtalardan biri henüz civciv çıkarmadı.
- yangın çıkarma merakı
- pyromania
- çık
- {f} exit
The exit flowrate is proportional to the pressure difference around the exit valve.
- Çıkıştaki akış hızı, çıkış kapakçığının etrafındaki basınç farkıyla orantılıdır.
Please use this exit when there is a fire.
- Bir yangın olduğunda, lütfen bu çıkışı kullanın.
- çık
- got out
Tom got out of the hospital.
- Tom hastaneden çıktı.
Tom got out of cleaning the bathroom.
- Tom banyoyu temizlemekten çıktı.
- çık
- {f} exited
Dan exited the train station at seven thirty.
- Dan 7.30'da tren istasyonundan çıktı.
Tom exited the tunnel at 80 miles an hour.
- Tom saatte 80 mil hızla tünelden çıktı.
- çık
- went forth
- çık
- go out
I wish you would shut the door when you go out.
- Keşke dışarı çıktığın zaman kapıyı kapatsan.
I'm going to go out this afternoon.
- Bu öğleden sonra dışarıya çıkacağım.
- çık
- move up
- çık
- emerge
Where is the emergency exit?
- Acil çıkış kapısı nerede?
It will be four years before the definite result of beef liberalization emerges.
- Sığır serbestleştirilmesinin kesin sonucu ortaya çıkmadan önce dört yıl olacak.
- çık
- gone forth
- çık
- took off for
- çık
- go forth
- çık
- emanate
- çık
- take off for
- çık
- taken off for
- çık
- get out
By the time you get out of prison, she'll have been married.
- Sen hapishaneden çıkıncaya kadar o evlenmiş olacak.
I couldn't get out of my garage because there was a car in the way.
- Yolda bir araba olduğu için garajımdan çıkamadım.
- çıkarmak
- strike off
- çıkarmak
- poke
- çıkarmak
- disengage
- çıkarmak
- derive
- çıkarmak
- discharge
- çıkarmak
- cast off
- çıkarmak
- pluck out
- çıkarmak
- extrude
- çıkarmak
- elide
- çıkarmak
- expunge
- çıkarmak
- send out
- çıkarmak
- get sth off
- çıkarmak
- shed
- çıkarmak
- cast
- çıkarmak
- slip off
- çıkarmak
- {f} void
- çıkarmak
- abstract
- çıkarmak
- eliminate
- çıkarmak
- excite
- çıkarmak
- take away
- çıkarmak
- give off
- çıkarmak
- sprout
- ameliyatla çıkarma
- ablation
- diş çıkarma
- teething
- gözden çıkarma
- Removing a review
- gül yağı çıkarma veya satma işi
- The task of removal or sale rose oil
- maden çıkarma
- mining
- ortaya çıkarma
- expose
Dan resolved to write a lengthy article to expose Linda's illegal deals.
- Dan Linda'nın yasa dışı işlerini ortaya çıkarmak için uzun bir makale yazmaya karar verdi.
You must expose the impostors.
- Sen sahtekarları ortaya çıkarmalısın.
- piyasaya yeni para çıkarma
- Removing a new money market
- çıkarmak
- off take
- çıkarmak
- substract
- çıkarmak
- rule out
- çıkarmak
- strip out
- Normandiya'ya asker çıkarma günü
- D-day
- acısını çıkarma
- revenge
- alay çıkarma timi
- (Askeri) regimental landing team
- anlam çıkarma
- illation
- araç ve personel çıkarma aracı
- (Askeri) landing craft, vehicle, personnel
- askeri çıkarma
- military landing
- bağırsaklarını çıkarma
- evisceration
- baştan çıkarma
- seduction
- baştan çıkarma
- enticement
- baştan çıkarma
- inveiglement
- bilgi çıkarma
- information retrieval