çıkış çıkış teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- exit
- {n} a going away or off, passage, departure, death
- a search option or command that enables you to go out of a database or system
- In PD diagrams, this symbol is used to exit a control routine (see also Continue)
- the act of going out an opening that permits escape or release; "he blocked the way out"; "the canyon had only one issue" lose the lead move out of or depart from; "leave the room"; "the fugitive has left the country
- The departure of a player from the stage, when he has performed his part
- To execute an instruction within a portion of a computer program in order to terminate the execution of that portion
- If you exit a computer program or system, you stop running it. I can open other applications without having to exit WordPerfect. Exit is also a noun. Press Exit to return to your document. a British organization which aims to change the law against helping seriously ill people to die if they wish to. The organization gives advice to such people and their families. The Hemlock Society is a similar organization in the US
- pass from physical life and lose all all bodily attributes and functions necessary to sustain life; "She died from cancer"; "They children perished in the fire"; "The patient went peacefully"
- A way of departure; passage out of a place; egress; way out
- lose the lead move out of or depart from; "leave the room"; "the fugitive has left the country
- The action of leaving
- a reserved word used in exit statements, which transfer control out of loops 3 6, A 1
- The means by which a private equity firm realizes a return on its investment For venture capitalists, this typically comes when a portfolio company goes public, or when it merges with, or is acquired by, another company
- Used in conjunction with loop, function and subroutine identifiers will cause execution to prematurely leave that operation Forms: Exit For, Exit Sub, Exit Function Execution will move to the next executable line after the For Loop, subroutine call, or function call
- If you exit from a room or building, you leave it. She exits into the tropical storm As I exited the final display, I entered a hexagonal room She walked into the front door of a store and exited from the rear
- means that part of a means of egress, including doorways, that leads from the floor area it serves to a separate building, an open public thoroughfare or an exterior open space protected from fire exposure from the building and having access to an open public thoroughfare (Ontario Fire Code 1996)
- Designated gate(s) for leaving the site or facility
- If you refer to someone's exit, you are referring to the way that they left a room or building, or the fact that they left it. I made a hasty exit and managed to open the gate. = departure
- the act of going out an opening that permits escape or release; "he blocked the way out"; "the canyon had only one issue"
- lose the lead
- çıkış
- out
When should we check out?
- Ne zaman çıkış yapmalıyız.
Tom became tired of always having to pay the bill every time he went out with Mary.
- Tom, Mary ile birlikte her çıkışında her zaman hesabı ödemek zorunda kalmaktan usandı.
- çıkış
- exit
Where is the emergency exit?
- Acil çıkış kapısı nerede?
Please use this exit when there is a fire.
- Bir yangın olduğunda, lütfen bu çıkışı kullanın.
- sahneye ilk çıkış
- debut
Her debut was the biggest social event of the season.
- Onun sahneye ilk çıkışı mevsimin en büyük sosyal olayı idi.
- iş çıkış saati
- rush hour
I want to avoid rush hour.
- İş çıkış saatinden kaçınmak istiyorum.
- çıkış
- output
- toplum önüne ilk çıkış
- debut
- çıkış
- way out
I finally found my way out of the confusing maze.
- Sonunda kafa karıştırıcı labirentin çıkış yolumu buldum.
We are groping for a way out of the present situation.
- Şimdiki durumdan bir çıkış yolu arıyoruz.
- çıkış yapmak
- check out
I'd like to check out. Could you call the bellboy?
- Ben çıkış yapmak istiyorum. Belboyu çağırır mısın?
What time do we have to check out?
- Saat kaçta çıkış yapmak zorundayız?
- acil çıkış
- (Askeri) emergency ascent
- acil çıkış kapısı
- emergency exit
- acil çıkış kapısı
- (Gıda) exit
- acil çıkış kapısı
- emergency door
- acil çıkış mandalı
- panic bar
- egzoz çıkış
- exhaust air terminal device
- erken çıkış
- release
- mono çıkış
- (Bilgisayar) mono out
- ses çıkış
- (Bilgisayar) audio out
- stereo çıkış
- (Bilgisayar) stereo out
- umumi çıkış
- exodus
- giriş-çıkış
- input-output
- çıkış gümrüğü
- (Ticaret) exit customs
- çıkış yapmak
- Make one's debut
- acil çıkış
- emergency exit
Where is the emergency exit?
- Acil çıkış kapısı nerede?
Make certain where the emergency exit is before you go to bed at a hotel.
- Bir otelde yatmadan önce, acil çıkışın nerede olduğundan emin olun.
- acil çıkış kapısı
- emergency door, emergency exit
- acil çıkış kapısı nerede
- Where is the emergency exit
- ambar çıkış belgesi
- (Ticaret) material issue note
- analog çıkış
- analogue output
- ani çıkış
- spurt
- açığa çıkış
- debouchment
- baca (çıkış) gazı
- exit gas
- beklenmedik bir çıkış yapan kimse
- sleeper
- buji çıkış sinyali
- (Otomotiv) spark output signal
- demarkasyon, çıkış, hudut tayin, sınır, işaretleme
- (Askeri) demarcation
- dengeli çıkış
- balanced output
- egzoz çıkış borusu
- exhaust stack
- egzoz çıkış boğazı
- (Otomotiv) exhaust passage
- egzoz çıkış kanalı
- (Otomotiv) exhaust port
- giriş çıkış
- entrance and exit; going in and out
- giriş çıkış
- entrance and exit
- giriş/çıkış
- input/output
- gümrük çıkış
- (Ticaret) clearance outwards
- gümrük çıkış izni
- (Ticaret) clearance outwards
- hatalı çıkış
- false start
- hatalı çıkış yapmak
- jump the gun
- hava yastıklı çıkarma aracı çıkış noktası
- (Askeri) landing craft air cushion departure point
- hazne çıkış kayıpları
- reservoir outlet losses
- ilave çıkış prizi
- additional outlet
- iniş çıkış
- 1. descent and ascent. 2. (Finans)rise and fall, fluctuation
- iniş çıkış
- seesaw
- iniş çıkış
- a) descent and ascent b) rise and fall
- iyi çıkış
- running start
- jet çıkış hızı
- jet exit velocity
- jet çıkış memesi
- jet exit nozzle
- karşı çıkış
- objection, protest
- limana giriş veya çıkış izni almak
- clear
- merdiven çıkış çizgisi
- (İnşaat) walking line
- mermi çıkış sathı
- (Askeri) plane of departure
- mono çıkış sesi
- (Bilgisayar) mono out volume
- mono çıkış sessiz
- (Bilgisayar) mono out mute
- mono çıkış seçimi
- (Bilgisayar) mono out select
- muhtemel çıkış hattı
- (Askeri) probable line of deployment
- nozul çıkış alanı
- (Havacılık) aera of the nozzle exit plane
- otomatik çıkış
- (Bilgisayar) auto-exit
- paket çıkış çarkı
- exit disc
- pazar çıkış mekanizması
- (Hukuk) market exit mechanism
- postscript çıkış biçimi
- (Bilgisayar) postscript output format
- siperlik çıkış açısı
- (Aydınlatma) shielding angle
- sonraki çıkış
- Next exit
- taarruz çıkış hattı
- (Askeri) line of departure
- tesirli çıkış hızı
- (Askeri) effective exhaust velocity
- wave çıkış ses ayarı
- (Bilgisayar) wave out vol
- wave çıkış sesi
- (Bilgisayar) wave out vol
- windows çıkış
- (Bilgisayar) exit windows
- yatay çıkış
- horizontal exit
- çıkış
- sortie
- çıkış
- checkout
- çıkış
- exit; outlet; sally, sortie; (yarış) the start; scolding
- çıkış
- racing start
- çıkış
- act or way of going out of, getting out of, or leaving (a place), exit, egress; act or way of coming out or emerging, emergence
- çıkış
- rising
- çıkış
- issue
- çıkış
- (güç) power output
- çıkış
- (Askeriye) sally, sortie
- çıkış
- start
- çıkış
- up
- çıkış
- slope, incline, ascent, (a) way up
- çıkış
- exit, egress, place of exit
- çıkış
- comp. output
- çıkış
- boom
She is booming as a singer.
- O, şarkıcı olarak çıkış yapıyor.
The industry has seen many booms and busts in the past.
- Sanayi geçmişte birçok iniş ve çıkışları gördü.
- çıkış
- egress
- çıkış
- outlet
My creativity finds an outlet through learning modern languages.
- Yaratıcılığım modern dilleri öğrenerek bir çıkış noktası buluyor.
This sewage outlet is no longer in use.
- Bu kanalizasyon çıkışı artık kullanılmıyor.
- çıkış
- Turkish wrestling the actions and gestures of the wrestlers as they are introduced to the crowd
- çıkış
- hit
- çıkış
- scolding, bawling out
- çıkış
- outrun
- çıkış
- starting
- çıkış
- ascent
- çıkış amplifikatörü
- output amplifier
- çıkış aralığı
- output gap
- çıkış belgesi
- 1. temporary certificate of graduation. 2. com. export permit
- çıkış belgesi
- leaving certificate
- çıkış bilgisi
- output data
- çıkış borusu
- outlet pipe, escape pipe
- çıkış bourusu
- outlet tube
- çıkış devresi
- output circuit
- çıkış düğümü
- ascending node
- çıkış empedansı
- output impedance
- çıkış gerilimi
- output voltage
- çıkış gücü
- output
- çıkış gücü
- power output
- çıkış hareketi
- sally
- çıkış hareketi yapmak
- sally out
- çıkış harekâtı yapmak
- sortie
- çıkış hattı
- mil . line of departure, jump-off line
- çıkış istasyonu
- departure station
- çıkış izni
- exit permit
- çıkış kapasitesi
- output capacitance
- çıkış kapısı
- departure gate
- çıkış kapısı
- exit door, exit
- çıkış katı
- final stage
- çıkış lambası
- output tube
- çıkış mili
- output shaft
- çıkış monitörü
- actual monitor
- çıkış noktası
- starting point, point of departure
- çıkış noktası
- outlet
- çıkış rampası
- exit ramp
- çıkış saatini dört gözle bekleyen kimse
- clock watcher
- çıkış salonu
- departure lounge
- çıkış terminali
- departure terminal
- çıkış transformatörü
- output transformer
- çıkış vizesi
- exit visa
- çıkış yapan film
- sleeper
- çıkış yapmak
- boom
- çıkış yapmak
- to scold
- çıkış yeri
- outfall
- çıkış yolu
- way out
We are groping for a way out of the present situation.
- Şimdiki durumdan bir çıkış yolu arıyoruz.
He saw suicide as the only way out.
- İntiharı tek çıkış yolu olarak gördü.
- çıkış yolu
- solution, way out
- çıkış yükselteci
- output amplifier
- çıkış zamanını yazmak
- clock off
- çıkış zamanını yazmak
- clock out
- şehire çıkış
- Exit to the city