Tom grabbed a coffee and muffin on his way to work.
- Tom işe giderken bir kahve ve bir çörek aldı.
Poppy seed muffins are her favorites, but there are days when she must settle for blueberry.
- Haşhaş tohumlu çörekler onun gözdesidir, ama onun yaban mersinine razı olmak zorunda olduğu günler vardır.
I gave Tom some milk and cookies.
- Tom'a biraz süt ve çörek verdim.
Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
- Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
When we woke up, Grandfather had brought fresh buns for breakfast.
- Biz uyandığımızda büyükbabam kahvaltı için taze çörekler getirmişti.
Yesterday I bought two steamed buns.
- Dün iki tane buğulanmış çörek satın aldım.
Would you like a cupcake?
- Bir çörek ister misiniz?
I want to buy a dozen doughnuts.
- Bir düzine çörek almak istiyorum.
Tom drank a second cup of coffee and ate another doughnut.
- Tom ikinci fincan kahveyi içti ve bir çörek daha yedi.
My mother often prepares us doughnuts for breakfast because we love them.
- Annem biz onları sevdiğimizden dolayı kahvaltı için bize tatlı çörek hazırlar.
I am eating a doughnut.
- Bir tatlı çörek yiyorum.
nigella sativa.