The garbage collector comes three times a week.
- Çöp toplayıcı, haftada üç kez gelir.
The boy I saw searching through the garbage can said that he had not eaten anything for four days.
- Çöp tenekesini incelediğini gördüğüm çocuk dört gündür bir şey yemediği söyledi.
In retrospect, it may seem obvious that we shouldn't have been burning our trash so close to our house.
- Geçmişe bakıldığında, çöplerimizi evlerimize çok yakın yakmamamız gerektiği apaçık ortadadır.
Do you know what you are? Trash!
- Ne olduğunu biliyor musun? Çöp.
Get the rubbish out of the building.
- Çöpü binadan çıkarın.
Don't throw these documents in the rubbish!
- Bu belgeleri çöpe atmayın!
You mustn't throw litter in the street.
- Sokağa çöp atmamalısın.
Due to his littering offense, he was forced to 10 hours community service.
- Onun çöp suçu nedeniyle, o 10 saat toplum hizmeti yapmak zorunda kaldı.
Tom threw the letter into the wastebasket.
- Tom mektubu çöp sepetine attı.
Tons of waste are produced every day in the country.
- Ülkede her gün tonlarca çöp üretilir.
Tom needs to get rid of a lot of junk.
- Tom'un bir sürü çöpten kurtulması gerekiyor.
The last straw breaks the camel's back.
- Devenin belini kıran son saman çöpü.
A drowning man will catch at a straw.
- Boğulan bir insan saman çöpünü tutmaya çalışır.