Getting rid of garbage has become a major headache for the authorities.
- Çöpten kurtulmak yetkililer için büyük bir baş belası haline gelmiştir.
Tom asked Mary to throw the rotten apple into the garbage.
- Tom Mary'nin çürük elmayı çöpe atmasını rica etti.
Do you know what you are? Trash!
- Ne olduğunu biliyor musun? Çöp.
In retrospect, it may seem obvious that we shouldn't have been burning our trash so close to our house.
- Geçmişe bakıldığında, çöplerimizi evlerimize çok yakın yakmamamız gerektiği apaçık ortadadır.
Get the rubbish out of the building.
- Çöpü binadan çıkarın.
Don't throw these documents in the rubbish!
- Bu belgeleri çöpe atmayın!
You mustn't throw litter in the street.
- Sokağa çöp atmamalısın.
The public is requested not to litter in these woods.
- Vatandaşların ormana çöp dökmemeleri rica olunur.
Tons of waste are produced every day in the country.
- Ülkede her gün tonlarca çöp üretilir.
There was a strange, foul-smelling brown liquid in the waste basket.
- Çöp sepetinde garip, kötü kokulu kahverengi bir sıvı vardı.
Tom needs to get rid of a lot of junk.
- Tom'un bir sürü çöpten kurtulması gerekiyor.
The last straw breaks the camel's back.
- Devenin belini kıran son saman çöpü.
He stuck a straw into an anthill.
- O bir karınca yuvasına bir saman çöpü soktu.