Getting rid of garbage has become a major headache for the authorities.
- Çöpten kurtulmak yetkililer için büyük bir baş belası haline gelmiştir.
Tom asked Mary to throw the rotten apple into the garbage.
- Tom Mary'nin çürük elmayı çöpe atmasını rica etti.
There's a lot of trash on the far bank of the river.
- Nehrin uzak kıyısında bir sürü çöp var.
Tom tossed the soda can into the trash.
- Tom soda tenekesini çöpe attı.
This car is a pile of rubbish.
- Bu otomobil bir çöp yığını.
Throw the egg shells in the organic rubbish bin.
- Yumurta kabuklarını organik çöp tenekesine atın.
Due to his littering offense, he was forced to 10 hours community service.
- Onun çöp suçu nedeniyle, o 10 saat toplum hizmeti yapmak zorunda kaldı.
You mustn't throw litter in the street.
- Sokağa çöp atmamalısın.
There was a strange, foul-smelling brown liquid in the waste basket.
- Çöp sepetinde garip, kötü kokulu kahverengi bir sıvı vardı.
Tom emptied the waste basket.
- Tom çöp kutusunu boşalttı.
Tom needs to get rid of a lot of junk.
- Tom'un bir sürü çöpten kurtulması gerekiyor.
Tom drew the shortest straw.
- Tom en kısa çöpü çekti.
A drowning man will catch at a straw.
- Boğulan bir insan saman çöpünü tutmaya çalışır.