Arrogance leads to a person's downfall.
- Kibir bir kişinin çöküşüne yol açar.
When he was at the acme of his career, a scandal brought about his downfall.
- Kariyerinin zirvesindeyken, bir skandal onun çöküşüne neden oldu.
MIT has predicted global economic collapse by 2030.
- MİT, 2030 yılına kadar küresel ekonomik çöküş öngördü.
The news was all about the collapse of the Soviet Union.
- Haber tamamen Rusya'nın çöküşü hakkında idi.
Tom's in a slump lately.
- Tom son zamanlarda bir çöküş içinde.
He seems to be in a slump.
- O bir çöküş içinde görünüyor.
The fall of the empire was inevitable.
- İmparatorluğun çöküşü kaçınılmazdı.
Romans did not wish for the fall of their empire, but it happened.
- Romalılar, imparatorluğun çöküşünü istemedi, ama oldu.
He collapsed to his knees.
- O, dizlerinin üzerine çöktü.
The news was all about the collapse of the Soviet Union.
- Haber tamamen Rusya'nın çöküşü hakkında idi.
A lot of buildings collapsed in Japan due to the earthquake yesterday.
- Dün depremden dolayı, Japonya'da çok sayıda bina çöktü.
He collapsed to his knees.
- O, dizlerinin üzerine çöktü.