Bu nehir, iki il arasındaki sınırı oluşturur.
- This river forms the boundary between the two prefectures.
Bizim ve komşunun avlusu arasındaki sınırı işaretlemek için bir çit vardır.
- There is a fence marking the boundary between our yard and the neighbor's.
Servet mirasçılar arasında eşit olarak bölündü.
- The property was divided equally among the heirs.
Evlilikte vermek ve almak eşit olması gerekir.
- In marriage there should be equal give and take.
Üniversite öğrencilerinin sıkı çalışmaları gerekir, ama aynı derecede onların aktif bir sosyal yaşam için de zaman ayırmaları gerekir.
- College students should study hard, but equally they should also make time for an active social life.
Her ikisi de aynı derecede makul.
- Both are equally plausible.