He slid while going around the corner.
Jones slid into second.
The safe slid slowly.
Çocuklar buz üzerinde kayıyorlardı.
- The children were sliding on the ice.
Tom saksıyı sola doğru hareket ettirdi ve gizli kapıyı kaydırarak açtı.
- Tom moved the flower pot to the left and the secret door slid open.