Birini tanıyorum da ötekini değil.
- I know one of them but not the other.
Öteki takım bizi hafife aldı.
- The other team took us lightly.
Ben öbür yola bakmaktan kendimi tutamadım.
- I can't keep looking the other way.
Öbür düğmeye basmayı dene.
- Try pushing the other button.