Don't get upset, I was just having a lend.
Banka ona 500 dolar ödünç verdi.
- The bank lent her 500 dollars.
Öyle bir kişiye ödünç para vermemeliydin.
- You should not have lent the money to such a person.
Tom ve Paula'ya kameramı ödünç verdim.
- I lent Tom and Paula my camera.
Arkadaşının ona ödünç verdiği tüm parayı harcadı.
- He spent all the money that his friend had lent him.
bir şeyi ödünç vermek.
Daha yavaş konuşabilir misiniz?
- Pouvez-vous parler plus lentement ?
Alzheimer hastalığı yavaşça ve hissedilmeden oluşur.
- La maladie d'Alzheimer évolue lentement, insensiblement.