O, sözlerini dikkatle seçmek zorunda kaldı.
- She had to choose her words carefully.
Şapkasını seçmek uzun zaman aldı.
- She took a long time to choose her hat.
İstediğinizi seçebilirsiniz.
- You may choose what you like.
Onlardan herhangi birini seçebilirsin.
- You may choose any of them.
Arkadaşlarını kendi istekleriyle seçmek istiyorlar.
- They want to choose their mates by their own will.
Mutfağı boyamak için bir renk seçmenin bu kadar zor olduğunu asla düşünmemiştim.
- I never thought it'd be this hard to choose a color to paint the kitchen.