(also see forwards and midfielders) the team having possession of the ball

listen to the pronunciation of (also see forwards and midfielders) the team having possession of the ball
İngilizce - Türkçe

(also see forwards and midfielders) the team having possession of the ball teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

offense
{i} suç

Pedofili çok ciddi bir suçtur. - Pedophilia is a very serious offense.

Bu Tom'un üçüncü suçuydu, bu yüzden hapse kondu. - This was Tom's third offense, so he was put in jail.

offense
(Askeri) SUÇ, KABAHAT: Kanunlara ve konulmuş esaslara aykırı olarak yapılan hareket
offense
kusur
offense
{i} saldırı, hücum, tecavüz
offense
darılma

Darılmak yok, Tom ama sen bunun için hazır değilsin. - No offense, Tom, but you're not ready for this.

offense
darılmak

Darılmak yok, Tom ama sen bunun için hazır değilsin. - No offense, Tom, but you're not ready for this.

offense
incitme
offense
(Spor) hücum
offense
(Spor) ofans
offense
kabahat
offense
bkz.offence
offense
(Askeri) Taaruz, suç
offense
{i} spor ofans, hücum
offense
{i} gücenme, darılma, incinme
offense
{i} kırılma
offense
(isim) suç, saldırı, tecâvüz, gücenme, kâlbini kırma, kırılma
offense
{i} kâlbini kırma
offense
{i} saldırı

Saldırının büyüklüğünden habersizdi. - He was unaware of the enormity of the offense.

En iyi savunma iyi bir saldırıdır. - The best defense is a good offense.

offense
{i} tecâvüz
İngilizce - İngilizce
offense
(also see forwards and midfielders) the team having possession of the ball