They combined forces to fight the enemy.
- Düşmanla savaşmak için güçlerini birleştirdiler.
Americans simply had no desire to fight.
- Amerikalıların sadece savaşmak için herhangi bir arzusu yoktu.
Bush doesn't want to make wars in order to control Central Asian oil.
- Bush Orta Asya petrolünü kontrol etmek için savaşmak istemiyor.
If she wants a war, she's got a war.
- Savaşmak istiyorsa bir savaşı var.
Bush doesn't want to make wars in order to control Central Asian oil.
- Bush Orta Asya petrolünü kontrol etmek için savaşmak istemiyor.
You have to fight against this other woman.
- Bu diğer kadına karşı savaşmak zorundasın.
Everybody must unite to fight against AIDS.
- Herkes AIDS'e karşı savaşmak için birleşmelidir.