Tom waited a while to let his eyes adjust to the darkness.
- Tom gözlerini karanlığa alıştırmak için bir süre bekledi.
He was in the habit of taking a walk before breakfast.
- Onun kahvaltıdan önce yürüme alışkanlığı vardı.
I just can't get used to taking orders from Tom.
- Sadece Tom'dan emirler almaya alışamam.
I went to the department store with a view to buying a present.
- Ben bir hediye satın almak amacıyla bir alışveriş merkezine gittim.
You could save money by buying in bulk.
- Toptan alışveriş yaparak para tasarrufu yapabilirsin.
His new book met with a favorable reception.
- Onun yeni kitabı tatminkar bir alışla karşılaştı.
These French exercises are not easy.
- Bu Fransızca alıştırmalar kolay değil.
Why is exercise important?
- Alıştırma neden önemli?
Practice makes perfect.
- Alıştırma mükemmel yapar.
Learning a second language requires a lot of practice.
- İkinci bir dil öğrenmek birçok alıştırma gerektirir.
You'll soon get used to the climate here.
- Yakında buradaki iklime alışırsın.
You will soon get used to the change of climate.
- Yakında iklim değişikliğine alışacaksın.