Zamanında kar iyi bir hasat vaat ediyor.
- A timely snow promises a good harvest.
Zamanında vuruş olmasaydı, bizim takım oyunu kaybetmiş olurdu.
- If it had not been for his timely hit, our team would have lost the game.
İki kere yedi on dörttür.
- Two times seven is fourteen.
Tom aynı fıkrayı bana on kereden fazla anlattı.
- Tom has told me that same joke more than ten times.
Dün akşam iyi bir vakit geçirdim.
- I had a good time last evening.
O, yarın bu vakitte Londra'da olacak.
- He will be in London at this time tomorrow.
Savaş alanında defalarca kefeni yırttı.
- He cheated death many times on the battlefield.
İlk defa mı tadına bakıyorsun?
- Is this the first time you have tasted it?
Bir zaman makinen olduğunu hayal et.
- Imagine that you have a time machine.
Bir zaman makinen olduğunu hayal et.
- Imagine that you had a time machine.
Bir süredir onunla ilgili bir şey görmedim.
- I haven't seen anything of him for some time.
Eğer bir süre evden uzak olursam, posta servisini bırakacağım.
- If I'm away from home for a period of time, I will stop mail delivery.
Beş çarpı iki ona eşittir.
- Five times two equals ten.
Dört çarpı beş yirmidir.
- Four times five is twenty.
O zaman Japonya'da demiryolları yoktu.
- There were no railroads in Japan at that time.
Sanırım hoşça kal dememin zamanıdır.
- I think it's time for me to say goodbye.
O otobüs günde kaç kez çalışır?
- How many times a day does that bus run?
Bu ilaçlardan günde üç kez alınmalı.
- These medicines should be taken three times a day.
Bir mıknatıs bir seferde çok sayıda çiviyi toplayabilir ve tutabilir.
- A magnet can pick up and hold many nails at a time.
Bir dahaki sefere beni görmeye geldiğinde, sana kitabı göstereceğim
- Next time you come to see me, I will show you the book.
Postacı ne zaman gelir?
- What time does the mailman come?
Postane saat kaçta kapanır?
- What time does the post office close?
Tom nihayet öğle yemeği sırasında buraya geldi.
- Tom finally got here around lunch time.
Nihayet bu üç hafta içinde aldığım postayı yanıtlamak için zamanım var.
- Finally I have time to reply to the mail I received these three weeks.
Tren yola çıkmadan önce biraz zaman var.
- There is a little time before the train departs.
Biz ne zaman yola çıkarız?
- What time do we leave?
Eski çağlarda tuz az bulunan ve maliyetli bir metaydı.
- Salt was a rare and costly commodity in ancient times.
Uzun süredir ondan ilk kez bir çağrı aldım.
- I had a call from her for the first time in a long time.
Devir kötü. Güçlü olmaya çalış!
- Times are tough. Try to be strong!
Bir müddet yürüyerek göle geldik.
- Having walked for some time, we came to the lake.
Bir dahaki sefere bunun bedelini ödersin!
- Next time you'll pay for it!
Gelecek sefere iyi şanslar.
- Better luck next time.
Zamana ayak uydurmak için yeni bir bilgisayar aldım.
- I bought a new computer to keep up with the times.
Zamana ayak uydurmak için gazeteler okumalısın.
- You should read the newspapers in order to keep up with the times.
Duydum ki İngiliz insanlarla arkadaşlık kurmak zaman alıyor.
- I hear it takes time to make friends with the English people.
Bu fabrikayı kurmak, uzun bir zamana ve bir sürü paraya mal oldu.
- It took a long time and a lot of money to build this factory.
Lütfen senin için en uygun zamanda git.
- Please go at the most convenient time for you.
Toplantımız için uygun zaman bulabilir misin?
- Can you find suitable time for our meeting?
The issue: was the action timely commenced?.
A computer keeps time using a clock battery.
We had a wonderful time at the party.
In my time, we respected our elders.
These times were erroneously converted between zones.
That is four times as heavy as this.
Let's synchronize our watches so we're not on different time.
Okay, but this is the last time. No more after that!.
O the times, O the customs! (Cicero).
The bomb was timed to explode at 9:20 p.m.
The algorithm runs in O(n^2) time.
the ebb and flow of time.
It's time we were going.
I have heard this story scores of times.
- I've heard this story scores of times.
It's a waste of time and a waste of money.
- It's a waste of time and money.