Bazen çok sayıda sorun ve stres, işi bırakmanıza yol açabilir. Çabucak onunla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeniz gerekir.
- Sometimes, many problems and a lot of stress can lead you to quit your job. You must learn how to handle it quickly.
Nancy aşırı stress altındadır.
- Nancy is stressed out.
Tarifeleri blok olarak kontrol etmenin ülke ülke kontrol etmekten daha uygun olduğunu vurgulamak istiyorum.
- I would like to stress that it is more convenient to control tariffs as a bloc rather than country by country.
Bu konuyu vurgulamak istiyorum.
- I want to stress this point.
Tom stresle baş etmekte zorlandığını söylüyor.
- Tom says he's having trouble coping with the stress.
Tom'un stresli işi sağlığı üzerinde zararlı bir etkiye sahiptir.
- Tom's stressful job is having a detrimental effect on his health.
Stres topları çok etkilidir.
- Stress balls are very effective.
Tom önemli stress altında.
- Tom is under considerable stress.
Öğretmen not almanın önemini vurguladı.
- The teacher stressed the importance of taking notes.
O, gerilimle başa çıkamıyor.
- She is unable to cope with stress.
Tom Mary'ye John'un gerçekten gerilim altında olduğunu söyledi.
- Tom told Mary that he thought John was really stressed out.
Yoshida, baskı yapma.
- Yoshida, don't stress.
Yerçekimi insan vücuduna baskı yapıyor.
- Gravity stresses the human body.
Vladimir Putin vurguladı, ancak bugün başka bir durumdur.
- However, stressed Vladimir Putin, today is another situation.
Bu konuyu vurgulamak istiyorum.
- I want to stress this point.
Bu konuyu vurgulamak istiyorum.
- I want to stress this point.
Tarifeleri blok olarak kontrol etmenin ülke ülke kontrol etmekten daha uygun olduğunu vurgulamak istiyorum.
- I would like to stress that it is more convenient to control tariffs as a bloc rather than country by country.
You have been so stressed out lately. You rreally need to take a long vacation!.
Bu stresli bir durumdur.
- This is a stressful situation.
O çok stresli bir meslek.
- It's a very stressful job.
Konuşmasında vurguladığı her ifadeyi not aldım.
- I wrote down every phrase in his speech that he stressed.
Vladimir Putin vurguladı, ancak bugün başka bir durumdur.
- However, stressed Vladimir Putin, today is another situation.
Vladimir Putin vurguladı, ancak bugün başka bir durumdur.
- However, stressed Vladimir Putin, today is another situation.
Konuşmasında vurguladığı her ifadeyi not aldım.
- I wrote down every phrase in his speech that he stressed.
Esperanto'da sondan bir önceki hece vurguludur.
- In Esperanto, the penultimate syllable is stressed.
some scientists think that sleep helps the body to grow and to relieve stress.
I must stress that this information is given in strict confidence.
Go easy on him, he's been under a lot of stress lately.
“Emphasis” is stressed on the first syllable, but “emphatic” is stressed on the second.
Some people put the stress on the first syllable of “controversy”; others put it on the second.
... It's so that when you're in stress response and your life ...
... And how can we make sure to reduce any stress responses in ...