Tom hâlâ biraz yaralı.
- Tom is still a little sore.
Çok fazla sigara içtiğim için boğazım ağrıyor.
- I have a sore throat because of too much smoking.
Bu yiyeceği çok fazla yersen boğazın ağlayabilir.
- If you eat too much of this food, you may get a sore throat.
Tom hâlâ biraz yaralı.
- Tom is still a little sore.
Hemşireler yatak yaralarını önlemek için düzenli olarak hastayı çevirdi.
- The nurses turned the patient regularly in order to prevent pressure sores.
Kendimi biraz kırgın hissediyorum.
- I feel a little sore.
Tom ağrıyan ayağını ovaladı.
- Tom rubbed his sore feet.
Benim ağrıyan bir boğazım var. Senin öksürük kesicin var mı?
- I have a sore throat. Do you have a cough drop?
Tom ağrıyan ayağını ovaladı.
- Tom rubbed his sore feet.
Benim bütün vücudum ağrıyor.
- My whole body is sore.
Hâlâ öfkeli değilsin, değil mi?
- You're not still sore, are you?
Tom şiddetle özlemiş olacak.
- Tom will be sorely missed.
Tom sırtının ağrılı olduğunu söyledi.
- Tom said his back was sore.
Oğullarıyla uzun bir yürüyüş yaptığında o hamlamıştı ve ertesi gün gergin ve ağrılıydı.
- He was out of shape when he took a long hike with his sons, and he was stiff and sore the next day.
The school was in sore' need of textbooks, theirs having been ruined in the flood.
They put ointment and a bandage on the sore.
They were sore afraid.
Tom will be sorely missed.
- Tom is going to be sorely missed.
Tom is going to be sorely missed.
- Tom will be sorely missed.