Video oyunu oynamaya son ver. Bağımlı oldun.
- Stop playing video games. You're addicted.
Tom animasyon izleme bağımlısı.
- Tom is addicted to watching anime.
Sami sosyal medyaya düşkündü.
- Sami was addicted to social media.
Tom çikolatalı kurabiyelere düşkündür.
- Tom is addicted to chocolate cookies.
Tatoeba'da cümleleri Fransızcadan İngilizceye çevirmeye tutkunum. İspanyolca da beni son derece cezbediyor.
- I'm addicted to translating sentences from French into English on Tatoeba, and Spanish is tempting me sorely.
O, kokaine bağımlıdır.
- He is addicted to cocaine.
Tatoeba bağımlılıktır.
- Tatoeba is addictive.
He became addicted to drugs.
Bayan Smith'in TV'ye bağımlı olduğunu söylemek bir abartı değil.
- It's not an exaggeration to say that Mrs. Smith is addicted to TV.
Benim hakkımda bilmen gereken bir şey bilgisayar oyunlarına bağımlı olduğumdur.
- Something you should know about me is that I'm addicted to computer games.
Sami sosyal medyaya düşkündü.
- Sami was addicted to social media.
Sami ona çok düşkündü.
- Sami was so addicted to that.
She became more addicted to crack than she had ever been to heroin.