Bu sadece bir rastlantı.
- It's just a coincidence.
Bunun bir rastlantı olduğunu düşündüm.
- I thought it was a coincidence.
Tom bunun bir tesadüf olduğunu sanmıyor.
- Tom doesn't think this is a coincidence.
Sanırım o sadece bir tesadüf.
- I think it is a mere coincidence.
Bunun bir rastlantı olduğunu düşündüm.
- I thought it was a coincidence.
Bu sadece bir rastlantı.
- It's just a coincidence.
Hayat sadece bir raslantı dizisidir.
- Life is just a series of coincidences.
Biz tamamen tesadüfen karşılaştık.
- We met completely by coincidence.
... So do you think that's just a coincidence? ...
... So it's definitely not a coincidence. ...